22 Ekim 2015 Perşembe

360 Derece Vince Carter

Basketbolu görsel şova çevirebilmek her oyuncunun harcı değildir. Herkes takımını galibiyete ya da o anki sıkıntılı durumdan çıkarmaya çalışırken, bazıları buna ekstradan muazzam smaçlarıyla eşlik ediyor. Bu özel gecelerde beklentilerin ve hiç ummadığınız maçlar ortaya çıkar. İyi olacağı tahmin edilen takımlarda beklentiyi karşılamama, inişler-çıkışlar yine de arada yeni isimler de aramıza katılır.
NBA'de her yıl geçerli olabilecek bir tez. Bazı yıllar gerçekten de "farklı" olabiliyor. Çünkü uzun yıldızlar topluluğunun artık yavaş yavaş emekliye ayrılma, kariyerinin sonlarını yaşayan isimlerin yerini doldurabilecek oyuncular gerekli.
Havadar bir isimden söz ediyorum. Air Kanada, Vinsanity lakaplarıyla bilinen Vince Carter Golden State tarafından draft edildikten sonra Antawn Jamison takasıyla Toronto Rapters'a geçti. Kanada basketbolu ayrı bir konu başlığı, pek de ciddiye alınmasa da daha görünebilir hale getiren Vince Carter'da son zamanlarda ilişkileri çatırdasa da barışmanın, affın bir yolunu bulacaklardı.

Air Kanada, Toronto Rapters'ı NBA'e katılmış ve üvey evlat muamelesi görüyordu. Özellikle medya haritada keşfedilmeyi bekleyen coğrafya gibi uzaktan izliyordu. Hem Toronto için hem de Air Kanada için kendini ispatlamanın yolunu kendi taşlarıyla döşeyecekti. 



Maçlarda akıl dolu hareketleri, esnekliği, şutları ve smaçları konuşulmaya başlanmıştı bile. NBA'de en iyi hareketleri sıralamasında sıradışı smaçları damga vuruyordu. Vince Carter kendi reklamını internet aracılığıyla dünyanın çoğu ülkesine ulaştırıyordu. Tabi Amerikan medyasında merceğini Kanada'ya yönlendiriyordu. Air Kanada'nın yükselmesi öncesi son dibe vuruşlarını yaptıktan sonra uzun soluklu fenomen olacaktı.

Temelde 13 yaşında ilk smaçlarını atıyor, babasının zorlamasıyla 7 farklı enstrüman çalabiliyor bunlarla yetinmeyip okulunun hem basketbol hem voleybol takımında aranan isim oluyor. Çocuk yaşta sahnenin tozunu yutarken, ışıkları da o günden beri üzerinde ışıldıyordu. Toronto'da son periyotlarda yaptığı müthiş smaçlara çokça cümleler kurulur, cilalanır ve sunulur. Ama hiç gerek yok! Smacı izleyenlerin ağızlarında yaptığı akrobatik hareketler, spikerlerin ünlemleri apaçık anlatıyordu. 



O sezon sonunda Vince Carter, Toronto ile ilkleri yaşaması bir kenara 118 maçın 113'ünü alarak yılın çaylağı olup, rekor kırmayı pas geçmiyordu. Daha iyi haberler, devre arasında salonu terk edenler merdivenlerde oturacak yer bırakmaz, Raptors'ın biletleri yok satar olmuştu. 
Yoğun istek üzerine Toronto maçları yayınlanmaya başlandı. Her dönemin başı çektiği iki kişinin çekişmesi o yıllarda Allen Iverson, Vince Carter çekişmesi meydan okuyordu. Bu çekişmelerin çoğunda sona kadar yürüyen Iverson olurken, Vinsanity'i uğurlamayı unutmuyordu.

2004 yılına gelindiğinde sakatlıklardan beli bükülen Carter yeni takımı New Jersey Nets ile sakatlığına rağmen kendini yeniden bulmuştu. Sonra Orlando Magic derken yıldızlaşmış seyircilerin Carter'ın smaçlarını izlemeye gelmesi, medyanın, pazarlama anlayışının ve takımın nemalandığı oyuncu haline döndü. 
Bu arada kendine düşman edindiği Toronto taraftarının özel bir video hazırlamasıyla ve gözyaşları içinde alkışları kulakları sağır edercesineydi. 

Şu anda Memphis Grizzlies'da oynayan Carter eski günlerini arıyor. Yükselişten önce son dibe çöküş yaşayan Carter artık sadece eski günlerindeki üçlükleri, "Dunk of Death" (ölüm smacı), 360 derece dönerek yaptığı "Windmill" ve potaya asılı kalarak yaptığı smaçlarla anıyoruz. 
Dibe çöküş değil aslında yükselirken bıraktıkları o anlar aklımızı oyalıyorsa hala bir çöküş demek acımasızca oluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.