10 Kasım 2015 Salı

Bir Türk Dostu Andre

"Spor yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz. İdrak ve ahlak da bu işe yardım eder. Zeka ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zeka kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben Sporcunun zeki çevik aynı zamanda ahlaklısını severim."
Mustafa Kemal ATATÜRK

Tarihi günlere has insan bir iki kelam etmek istiyor. Lakin Gazi Mustafa Kemal Atatürk nice anlamlı sözleriyle tamamlıyor tüm boşlukları. Küçük bir sus işareti ile okuduklarının içinde geçmişten, günümüze ve geleceği kapsayan özdeyişleri tüm açıklığıyla imzasını atıyor. İleri görüşlülüğüyle beden eğitimi dersini ilk olarak müfredata dahil eden devlet büyüğü oldu. Yaptıkları sadece toplum ve siyasi anlamında değil, ülkenin refahı ve gelişimi için kültür ve spor alanında da çalışmalarını sürdürdü. Bunları açık ve net yaşayarak biliyoruz, benimsiyoruz. 
Daha farklı perspektiften bakarsak, Türkiye'ye gelmiş yabancı bir sporcunun amacı oyunu sergileyip belki kupayı hedefleyip adından söz ettirmek. Kimisi kabul görüp takımlardaki sürdürelebilinirliğini devam ettirirken kimisi başka takımlarda deniyor şansını. Fazlasıyla ülkemizi özümseyip, Türk vatandaşlığına geçenler oldu. Gerçi burada ay yıldızlı formayı giyme girişimleri olarak bakılsa da iyi niyetiyle yaklaşanlara haksızlık etmemek gerek. 


Türk futbolseverlerin bu konuda diğer sporculardan sıyrılan Andre Moritz ile bir hayli sıcak ilişkileri bulunuyor. Andre'nin sempatik tavırlarından ziyade Türkçeyi öğrenme çabaları ve bunu gerçekte de konuşarak yansıtması Japonya'da Türk lokantası bulmayla eş değer yapıyor. 
Andre'nin Türkiye tanışıklığı 2007 yılındaki Kasımpaşa transferi ile gerçekleşti. Burada oynadığı futbol Kasımpaşa'nın açığını kapatması bir yana centilmence tavırlarıyla beğeni topladı. Bu performans diğer takımların transfer listesine girmesiyle önce Kayserispor ardından Mersin İdman Yurduyla karşılık buldu. 

Ancak Kasımpaşa günlerini arayan Moritz İngiltere'ye gitme kararı aldı. Asıl vurgulanması gereken taraf ise geçirdiği yıllar için spor televizyonlarına röportaj verirken "eğer Türkiye'de futbol oynuyorsam Türkçe konuşmalıyım ve de bu konuda ilerletmeliyim" diyerek milli formayı giyip de Türkçe konuşamayanlara tokat niteliğinde cümlesini gönderdi. 


İsteyerek değil belki ama bir sporcunun uyum süreci kendi ülkesindeymiş gibi inanılmaz akıcı Türkçesiyle şaşırmak serbest. Dilimizi benimseyen Moritz aynı zamanda Türk topraklarında yaşayan Türkler gibi Atatürk bilgisi ve sevgisine sahip. Mütevazi tavırları, engin dil anlayışı toplanınca nasıl bu kadar sessiz ve fark edilmediğini merak ediyorum. Onun Atatürk sevgisi öteye geçince İngiltere'ye transfer olduğunda Londra'da Atatürk heykeliyle çekildiği fotoğrafı olay etki yaratmıştı. 
Şu an Hindistan'ın Mumbai City takımında oynayan Moritz acaba şimdi de Hintçe'yi mi öğreniyor diye aklına takılıyor. Türk gibi yaşayan, öğrenen Andre emsal teşkil ediyor, sadece yabancı oyunculara değil. 

"Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kafidir."
Mustafa Kemal ATATÜRK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.