16 Kasım 2015 Pazartesi

Hey At Şu Adımı! Rafer Alston

NBA farklı kılan nedir? Mesela kendine has kuralları var. Tüm Dünya'da geçerli kuralları yok sayıp kendi hegomanyasını oluşturmuş. En basitinden basketbolun temel taşı adımları serbestçe atabilirken uluslararası alanda (FIBA) attığınız 3. adım için stepsle cezalandırıyor. NBA ise o 3. adım sayesinde oyunu şova, görsel şova çeviriyor. Sanki basketbol değil de aylarca hazırlanmış kareografi gösterisi havasında oluyor. 
Tabii ki bunun tek sebebi o fazla adım değil. Oyuncular, sınırlandırılmaksızın oynamaya çıkıyor. Kazanıp kaybetmekten çok hayatını adadıkları sporun keyfini çıkarıyorlar, çemberin etrafında. 

NBA bize kazandırdıkları rahat kurallar dışında, çoğu basketbolcunun içindeki yeteneği, sihirbazı dışa vurmasıdır. Öyle ki halen daha adını andıklarımız, ismini duyunca aklımıza gelen efsane hareketleriyle derleme sırasına koyarız kafamızda.
Vücuduna NBA zehrini almış biriyseniz, bu oyun sizi yiyip bitirmesine izin vermiş oldunuz. Bunun için NBA maçı izlemenizi de gerek yok. Aslında var da sizi büyüleyen bir fotoğraf, röportaj, belgesel, belki bir arkadaşınızın notları veya Youtube videosu ile farklı görüşe sahip olabilirsiniz. 
Yine de kimi zaman her başarı hikayesi karşılık bulamayabiliyor. Earl Manigault aklıma ilk gelen isim ancak "the goat" daha gizli bir mabet olduğu için bugünlük pas geçiyorum.



2005'in başı itibaren Houston Rockets sallayan, ilginç görüntüleriyle 24 saniyenin geri sayımını kendi belirleyen bir adamdan söz etmek istiyorum. O daha çok "skip to my lou" olarak biliniyor, ancak isimini lütfetmekte yarar var. Rafer Alston sokak basketbolunun efsane isimlerinden. Sokakta sergilediği inanılmaz hareketleri izleyenleri büyülese de henüz aynı başarı NBA parkelerinde arz-ı endam gösteremedi. Benden duymuş olun NBA'de değeri bilinmeyen ender oyunculardan.

Takımında hep arka planda kalması, yaptığı estetik hareketleri takımların sistematiğinin dışına çıkması onu bench'e itti. Elbette onu keşfeden bir takım çıkacaktı ve bunun bedelini 6 yıl bekleyerek verecekti. Tüm dikkat çekici istatistiklerini Houston'da kaydederken başına ördüğü çoraplarında bedelini ağır ödüyordu. 2007 yılında karıştığı kavga sonucunda kodese kadar düştü ama şimdi konumuz bu değil. 
Bugün halen daha birçok kişi tarafından sokaklara geri dönmesini dilediği hayranlarıyla dolup taşıyor. Sokak basketbolunun özlenen ismi "skip to my lou" adından anlaşılacağı üzere süratlı ve maç esnasında yaptığı inanılmaz bilek hareketleriyle, rakiplerinin soğuk terler dökmesine neden olan maçın 6. adamı. 



Tüm eleştiriler sokak basketbolunun, salon basketbolunun disiplinine ayak uyduramaz eleştirilerine Miami Heat'teki süper çıkışıyla yanıtladı. Ancak asıl patlama Houston'da olacaktı. Fast breakleriyle rakiplerine zor anlar yaşatmış, turnikeye gireceği zaman bloğa uğrayacağını anlayınca sağ eline geçirirken verdiği pas ile akıllara durgunluk vermiştir. 
Elinde yoyo oyuncağı bulunan çocuk gibi topla nasıl oynanır; özel bir point guard. 
Baştan uyarayım Youtube'da göreceğiniz videolar öncesi kendinize getirecek, onu canlı seyretmemiş olmak kayıplarınıza bir yenisini ekleyecektir. Tüm yeteneklerine rağmen kendi özel yaşamı da bir sebep olabilir, yine de son adımı atamaz. 

Tabi "the goat" gibi değil bu son adım. Seyircilerin isyan ettiği oyuncu ilk 5'te yerini alamaz o yüzden NBA'deki çöküşüne de zemin hazırlar. En son Miami'de görülse de Çin Ligi ardından D-League'de oynamaya başlar sonrası sıradan bir emeklilik işte. 
Rafer Alston NBA sunduğu en büyük nimeti 3. adımı bir türlü atamaz ama bize bıraktığı videolarla bir nebze de olsa eserlerini tatmamıza fırsat sunar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.