1 Nisan 2016 Cuma

Şimdi Göç Zamanı! Victoria Azarenka

Yiğidi öldür ama hakkını yeme! Uzun süredir isminden söz ediyoruz. Fakat orta hallice. Kendi ülkelerinde ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğü Beyaz Rusya ve de üstelik hayatının kırılma anının olabileceği 15 yaşında soğuk ama doğup büyüdüğü topraklar. 
Minsk'ten kilometrelerce uzağa Arizona kanyonlarının yolunu tutar. Azarenka sonu olduğunu sandığı yaşamına yeni bir başlangıç yapıyordu. Zira önsözünü Minsk'te yazmaya başlayacaktı. İlk profesyonel turnuvasına yine vatandaşı -Olga Gavortsova- ile katılırken tozu dumana katacaklarından haberi yoktu. Aileleri dışında.

Minsk'te beslediği tenisi, Amerika'da ustalık dönemiyle taçlandıracaktı. Bir ara rotasını şaşırmadı değil. Lakin kısa sürdü. İsteklerinin, hırsının ve galibiyet kokusunu almış biri olan Azarenka asla var olduğu kısmıyla yetinmedi. İleriye, daha ileriye...
Ama bir türlü eline geçen şansları da değerlendiremiyordu. 2003 yılındaki Gavortsova ile elde ettiği başarı okları kendisine çevirmeyi başarmıştı. Ya sonrası... Bir sonraki yıl Wimbledon turnuvasında (genç kızlar kategorisinde) yarı finalde beklentilerin çok yüksek olduğu maçta şeytanın bacağını kıramamıştı. Rakip Ana Ivanovic olunca duraksıyor insan.


Daha temkinli ve tecrübeli hazırlandığı 2005 yılı Azarenka için neredeyse Altın Çağ dönemine adımdı. Arka arka aldığı oyunlar, maçlar ve şampiyonluklar bir anda listenin zirvesine çıkmasını sağlayacaktı. Bu aynı zamanda Beyaz Rusya içinde bir ilkti.
Gençlerde Grand Slam'i Avustralya Açık ve Wimbledon'la kapatsa da asıl cadı kazanı bundan sonrasıydı hiç şüphesiz. Grand Slam zafer yoluna çiftlerde (karışık çiftlerde) korkusuzca ilerliyordu. Fransa'da ve yine memleketi olarak özdeşleştiği Amerika'da kazanıyordu. Teklerde ise hep bocalama dönemi ve soru işaretleriyle doluydu.

Tenis demek Grand Slam değil elbette. Adları büyük olsa da alt yapılarda Masters'lar yatmakta, özel turnuvaları da beraberinde yazılmalı.
Çok daha derinlerde eğitmen veya teknik adamlardan oluşuyor. Biz buz dağının görünen kısmıyla ilgileniyoruz. Şimdilik! 2016 yılına başlangıcı, kısa çöpü çekerek başlayan; Serena William (Avustralya Açık'tan sonra) Indian Wells Masters Tenis Turnuvasında'dan kupayı kendi elleriyle teslim ediyordu. 

Emin ellere Azarenka'ya bıraktı, dünya 1 numarası. 6-4'lük 2 setle geçen Azarenka, Serena'nın yenilmez olmayacağının ispatını yapan nadir isimlerden oldu. Sanki Serena içinde bir göç başlamış gibi, yani tenis açısından diyorum. Emeklilik sinyalleri size de geliyor mu?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.