2 Eylül 2016 Cuma

Yaşamınıza Bir Asist Yapın!

Futbol basit bir oyundur. Bunu zorlaştıran bizleriz. Hatta "futbolu" ayrıştıran yine bizleriz. Neden kadın veya erkek diye imtiyazlı davrandığımızı düşündünüz mü? Sanmıyorum. Çünkü bize empoze edilen bu!
İşte bu konuda faklı ama aslında olması gereken gibi davranan bir ekiple sizleri tanıştırmayı çok istedim. Kızlar Sahada takımının Genel Müdürü Melis Hanım'la bir araya geldik ve ortaya futbol, kadın üzerine şahane bir sohbet çıktı.
Şimdilerde kendisini bebek heyecanı saran Melis Hanım futbolun, "kadın futbolunun" geleceği hakkında umut ve heyecan verici sözleriyle baş başa bıraktı.
Belki de bundan 15 sene sonra Melis Hanım'ın kızı ile yapacağımız sohbet bizi nerelere taşıdığını göstermiş olacak.


  • Sadece Türkiye’de değil, dünyayı saran erkek hegomanyasından sıyrılıp, kadın odaklı bir proje sundunuz. Emin adımlarla sonuçlarını da almaya başladınız. Bu süreç nasıl gelişti?

Bundan üç yıl önce şirketim Actifit'i, yüz binlerce insanı egzersizle harekete geçirip kendi potansiyellerini gerçekleştirecekleri bir dünya yaratmak için kurdum. Bu hareket tutkumu ilk keşfettiğim 2012 yılında arkadaşım Serra bana bir telefon açtı. ''Akşam futbol oynayalım!'' dedi. Hayatımda hiç futbol oynamamıştım. O akşam sahaya çıktığımda hayatım değişti. 

Yaşamda hep ''çok öne çıkmayayım, eğer çok istekli olursam insanlar hırslı olduğumu düşünür ve beni dışlarlar, sevilmem'' derdim. Oysa ki futbolun doğasında, ekranda gördüğümüz Messi'de zerre kadar duraksama ya da endişe yok. %100 kendilerinden vererek, isteyerek, kazanma tutkusu ve arzusu ile oynuyorlar. Gördüğüm kadarıyla sevilmemek gibi bir dertleri de pek yok! 

O akşam ben de futbolu her şeyimi vererek, futbolun normunun bu olduğunu kabul edip, kendim değil de takım için savaştığımı düşünerek ve tüm hırsımı ortaya koyarak oynadım. Bu benim için hayatımın geri kalanında da bir kapı açtı.

‘’Bunu tüm kadınlara götürmeliyiz!’’ fikri ile eve döndüm ve eşime bir futbol turnuvasının nasıl düzenlenmesi gerektiğini sordum. Sonrasında da ekibimle birlikte emin adımlarla yürümeye başladık.

O günden bu yana çok yol aldık. Kızlar Sahada ile 2012 yılından bu yana 7'den 77'e toplam 3000'i aşkın kadın sahaya çıktı ve 25 bin Türk Lirası üzerinde bağış sosyal sorumluluk kuruluşlarına yönlendirildi. Kızlar Sahada, 2017 yılında Kızlar Sahada Akademi adı ile Eylül 2016’da resmi olarak kurulacak Kızlar Sahada Derneği çerçevesinde Türkiye’nin 10 ilinde finansal dezavantajlı 10-12 yaş arasındaki genç kızlara futbol ve cinsiyet eşitliği eğitimini gönüllü lise öğrencileri aracılığı ile götürecek. Yine bu sene başlattığımız Kızlar Sahada Lig ve Sokak Futbolu projeleri ile Kızlar Sahada tam bir platform olarak tüm kadınların takım ruhunu deneyimleyebilmeleri için büyüyor ve dönüşüyor.

Amerika örneğini katmazsak futbol dünyada da bir erkek oyunu. Kadın futbolu diye bir tanımlama var ancak erkek futbolu diye bir kullanım yok. Erkeklerin oynadığı oyuna sadece futbol diyoruz. Bu da futbolu cinsiyet olarak oldukça yüklü bir kelime ve dolayısı ile spor haline getiriyor. Heyecanımız, kadının ‘’erkek sahasında’’ top oynarken saha kenarında da erkekler tarafından desteklenmesi. Bunun müthiş güçlü bir metafor olduğuna inanıyoruz. En büyük faydanın bu metaforun yaşatılması olduğunu düşünüyoruz. Tabii ki ilk gece benim yaşadığım gibi kişisel kırılım ve dönüşümler yaşayanlar; takım ruhu ile bambaşka hikayeler yaratanlar oluyor. Hedefimiz Kızlar Sahada’nın bu ‘’dönüşüm platformu’’ yapısını koruyarak daha da çok kadına ulaşmak. 


  • “Kızlar Sahada” misyonunda belirttiğiniz gibi –her yaştan kadını takım ruhu ile güçlendirmek- mottosuyla yola çıkmış olarak; profesyonel futbolcular dahi çoğu kez bu anlayıştan koparak oynuyor. Ancak kadınlar sanki “takım ruhunu” teşkil ediyor. Doğru mu? Örneğin 2015’te Kanada’da gerçekleştirilen Dünya Kadınlar Futbol Şampiyonasında kadınların fair-play önem verdiğini gördük. Sizce?

Kadın ya da erkeğin davranışlarının genellenemeyeceğini düşünüyorum. Dolayısı ile kadın ya da erkeğin diğer cinsiyetten daha çok takım ruhu teşkil ettiğine inanmıyorum.

  • Aslında fair-play ruhu/anlayışı tekrardan tartışma konusu bilhassa derbi maçlar da. Sizce bu nasıl aşılabilir.?

Ben biraz kötümserim bu konuda. Spor kültürü olmayan bir toplumda yaşıyoruz. Profesyonel erkek futbolcuların bir çoğunun işini aşkla değil zorla yaptıklarını biliyoruz. Spor kültürün içine girmedikçe, taraftar nefret ve fanatizmle beslendikçe, oyunu aşkla sevmek yerine kazanıp kaybetmeye odaklandıkça bunlar olacak. Almanlar spor kültürlerini Turn Vater Yahn’ın ülkede 1800’lerin başında yaptığı muazzam idari değişimlere borçlular. O günden sonra spor okullarda büyük yer almaya, aileler çocuklarını sporun önemini göstererek eğitmeye başladılar. Sonuçta 80 milyonluk Alman nüfusunun yüzde 70’i düzenli olarak spor yapıyor. Sporcu insan, spora saygı duyuyor ve sporu sevgi ile, oyuna sahip çıkarak tüketiyor. Bizde düzenli spor yapan insan sayısı 70 milyonda 2 milyon. Spor kültürünün olmadığı bir ülkede spora saygıdan, sahadaki fair-play’den bahsedilebilir mi? Bence büyük bir evrim olmadığı sürece biz tartışaduralım; hiçbir şey değişmeyecek.


  • Son 1-2 yıldır hakemlere yönelik ağır eleştiriler var. Hatta Almanya’da Fortuna Dusseldorf takımında oynayan Kerem Demirbay’ın kadın hakeme yönelik yaptığı hakaretlerden dolayı Kadın maçını yönetme ile cezalandırıldı. Kerem Demirbay: “erkek futbolunda kadınların işi olmadığını düşünüyorum” açıklamasıyla gündeme oturdu. Bu yaklaşımlara yönelik nasıl çalışma yapılırsa daha kalıcı çözümler olabilir?

Eğitim şart. :) Yorumlayarak bile zaman kaybedilmemesi gereken bir konu bence. TFF’nin neredeyse sadece çaycı abla ve sekreterleri kadın olmasaydı belki daha kadın odaklı çalışmalar yapılabilirdi. Ancak şu anki durumda o da mümkün değil. Bu konuda da çok iyimser yorumlar yapamayacağım ne yazık ki. Sistem kökten değişmediği sürece istediğimiz cezayı konuşalım, değişim geçici olacaktır diye düşünüyorum.

  • Kadınlar bu turnuva sayesinde “güçlü” olmak kavramına sahip çıktılar ve seslerini daha duyulur oldu. Ne dersiniz?

Bu saha dönüşüm hikayelerine sahne oluyor; biz de bununla gurur duyuyoruz! Şu anda çok sevdiğimiz iki akademisyen, Kızlar Sahada’nın etkisi üstüne yoğun ve detaylı bir araştırma yapıyorlar. Çalışma bittiğinde bu soruya daha somut şekilde cevap verebileceğiz.

  • 2014’teki organizasyonun seyirci gelirlerini İstanbul’da bir okula katkı sağlayarak dönüştürdünüz. Pek çok ihtiyacı olan okullar, kişiler var. Bu projeler nasıl daha fazla geliştirilebilir?

İlk senemizden bu yana tüm seyirci gelirlerimizi Sivil Toplum Kuruluşları’na bağışlıyoruz. Bizim son iki senedir bu yoldaki ortağımız Anne Çocuk Eğitim Vakfı. Onların Baba Destek Programı’na katkı yaratıyor olmak bize büyük gurur veriyor. Tüm biletler Biletix üstünden satılıyor ve sonrasında tamamı bağışlanıyor. Bu sene AÇEV’e ek olarak İTÜ Vakfı’nın da desteği ile İTÜ’de okuyan iki genç kadına burs verilmesine katkımız olacak. Bu da bizi çok heyecanlandıran bir yenilik!

Hayalimiz Türkiye genelinde ve dünyanın farklı ülkelerinde Kızlar Sahada’nın organize edilmesi. İlk olarak Türkiye’de sonrasında da dünyada büyümek için yürüyeceğiz. Bu sene bunun için farklı adımları aynı anda atacağız. Kızlar Sahada, 2017 yılında Kızlar Sahada Akademi adı ile Eylül 2016’da resmi olarak kurulacak Kızlar Sahada Derneği çerçevesinde Türkiye’nin 10 ilinde finansal dezavantajlı 10-12 yaş arasındaki genç kızlara futbol ve cinsiyet eşitliği eğitimini gönüllü lise öğrencileri aracılığı ile götürecek. Dernekteki faaliyetlerimizin devamı ile Akademi’yi Türkiye’nin her noktasına götürmek istiyoruz.

  • Birçok projenin yanı sıra AÇEV ve İTÜ’lü genç kadınlara yönelik destek vererek farkındalık yarattınız. Etkileri geniş alana yayılırken yeni planlar var mı?

Yukarıda bahsettiğim gibi Dernek kurarak Kızlar Sahada Akademi aracılığı ile binlerce genç kadının hayatına dokunacağız.

  • Kızlar sadece sahada değil, tribünlerde de olmasıyla bu bilincin daha da genişleyeceğini düşünüyorum. Örneğin her Premier Lig maçı izlediğimde oradaki seyircilere gıpta etmemek elde değil. Uzun soluklu gibi görünse de bunu aşmak öncelikle sizler sayesinde ve bu kemikleşmiş yapıyı kırdığınız için teşekkür ederim. Kadınlara daha özgüven ile bakabilmeleri son olarak ne tavsiye edersiniz?

Futbol oynamalarını! 

Şimdiye kadar üç bine yakın kadının Kızlar Sahada’da sahaya çıktı! Şimdi sıra neden sizde olmasın! “Ben yapamam deme” hadi sen de bi’ dene!

Kızlar Sahada'nın hikayesi belkide sizlerden birinin başından geçmiştir. Ki mutlaka geçmiştir... Bekleyerek zaman kaybetmeyin, Yaşamınıza bir asist yapın!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.