27 Eylül 2016 Salı

Yerinde Duramayanların Raketi

Hatırlayın! Olimpiyatlar Erkekler Tekler finalinde, olimpiyat altınına anlam kazandıran isim Juan Martin del Potro'ydu. Spor veya hayatımızın hiç bir zaman beklenildiği gibi gitmiyordu. Çoğu kez sürprizler ve şans kapınızı "tanrı misafiri" misali çalıveriyordu. Zira Potro'nun bırakın final oynayacağı daha ilk turda Djokovic eşleşmesinde sayı alabildiğine dahi şans verilmiyordu.

Kendi şansını kendi yaratan Juan Martin del Potro altın madalyaya filede takıldı. Yaptığı, kazandığı başarı uzun süre dillerden düşmeyecek, buna eminiz! Yine bu tatta gizemli bir isim daha var. Henüz kendini tam anlamıyla ifade edemese de tenis kortlarının çılgın ve zıpır çocuğu Gael Monfils!

Dişe kemiğe dokunan türden bir başarıya henüz ulaşamamış olabilir, lakin Monfils'in korttaki duruşu dahi seyirciyi içine alabilen cinsten. Aslında biraz çocukluğuna indiğimizde kalıbının dışına taşan yeteneği keşfedebiliyoruz. Bilhassa 2004 yılıyla beraber "altın çağını" yaşayacaktı. 
Önce Avustralya Açık ve kapanışı da Wimbledon'da yaparak, o yılını uluslararası Tenis Federasyonun Dünya Şampiyonu olarak kariyerinin en anlamlı "aces'ini" atacaktı. 



Evet, 2004'te US Open'da kazansaydı, Golden Grand Slam ile tacını giyecekti. Fakat buradan ders çıkarmayı unutmadı. 2005 yılıyla birlikte Florian Mayer'i yenerek Sopot Açığa şampiyon olarak noktayı koydu ve daha sonrası...
Peşini bırakmayan ikincilikler ve kıyısından dönülen kupalar... Monfils 24 Temmuz 2016 pazar gününü gösterdiğinde ki bizler pazar kahvaltısı miskinliği içinde iken kilometrelerce uzaklıktaki ülkede Monfils'in şampiyonluğu kutlanıyordu.

Şeytanın bacağının kırıldığı anlar... Her şeyi bir kenara bıraktı ve sadece Amerika Açık finaline endekslendi. Djokovic ile oynadığı için baskı altında değildi. Neşeli ve kendine münhasır tavrı ile Amerika seyircisini arkasına alarak, zaten 1-0 önde başlamıştı ki bilirsiniz seyirciler Djokovic'i çok severler!
Maç boyunca yetişemediği top yoktu. Mutlaka klas bir hareketi ile süsler sevincini dışarıya vururdu.

Bir de comeback hareketleri... Seyircinin en sevdiği.Yerinde duramayan zıpır çocuk edası ile eller ayaklar "herkesin" hareket halinde. Djokovic'in aşırı ciddiyetinin yanında alışa gelmedik bir durum. Federer'in yokluğu, Djokovic'in ne yapacağı belli olmaz tavrı, Nadal'ın sakatlık sorunlarının baş göstermesi, tüm oklar Monfils'ten yanaydı.
Üstüne üstün çok şanslı bir kura çekmişti. Ama olmadı. Göz dağı verdi. İşi bazen şova dökse de, ilginç bir tarzı var kabul! İçi kıpır kıpır olanların, biraz çocuksu raketi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.