25 Kasım 2016 Cuma

Ya Hep Ya Hiç...

Bu yılki ATP Dünya Turunda enteresan eşleşmeler fısıltılar eşliğinde büyüyordu. Hemen hemen herkesin dilinde Murray-Djokovic çekişmesi geçiyordu. Keza öyle de oldu. Nadal sessiz bir şekilde kendinin ayağını kaydırdı. Zira Federer 2017’ye saklıyor. Bu su götürmez bir gerçek. Asıl fırtınayı bir sonraki yıla öteleyen bir beden büyük tenisçiler, yerini hızı epey yukarıdan olan “genç” isimlere bırakıyorlar. Bu aslınsa yavaş yavaş tahtı bırakmanın da sinyalleri…

Mevzubahis gençler olunca o hikâyenin bir yerinde Dominic Thiem ile karşılaşmanız olası. Onun hakkında; Avusturya’daki turnuvalarda parıldaması dışında bir şey göremedik eleştirilerine maruz kalan Thiem’e son derece haksızlık edildiğini kanıtladı. Dominic Thiem için kariyerinin en önemli galibiyetini Kitzbuhel Turnuvasında finali 2-0 alarak başladı.  Daha öncesi de var.

ITF Gençler kategorisinde (2011 yılında) dünya 2 numarasında iken Fransa Açık’ta pek de beklenmeyen mağlubiyet sonucunda, şampiyonluk ellerinin arasından kaydı. Thiem diğer genç yeteneklerden ayıran özelliği ise; mücadeleyi asla bırakmaması. Bir de servisleriyle her daim oyunda kalmayı başarabilmesi. 2014 yılında dünya 101. Sırasında iken sadece 2 yıl sonra dünya 7. Olmayı başarmış ender ganimetlerden, sessiz ve derinden çıkıp gelen Dominic, ara sıra şaşırtan geri dönüşleri de yapmayı ihmal etmiyordu.


2014 Mayıs ayında Madrid Open’da ilk sette Wawrinka karşısında varlık gösteremese de geri dönmeyi çok iyi bilecekti. O dönemde ATP ilk 100 arasındayken dikkatleri üzerine çekecekti. ESPN’de dahi Dominic Thiem cümle içinde kıyıda köşede değil ana başlık altında yerini buluyordu. Thiem’in saf gücüne set çekmeye muktedir görünenlerde var.  Bir diğer genç yetenek Sascha zverev gibi…

Murray, Nadal ve Wawrinka gibi tenis yıldızlarının karşısında geri adım atmaması çok şahane bir referans ki onlar karşısında hiçbir zaman sinmedi ve bu yüzdende yeni yetenek olduğuna herkesi ikna etti. Nadal’ı da! Sık sık Nadal ile yarı finallerde karşılaşan ve birçok yönüyle de Nadal’ı andıran Thiem çizgi gerisinden karşıladığı oyun ile toprak tenisçilerden bir adım öne taşınıyor.


Her ne kadar kelimelerin içine sıkıştırıp, tarif etmeye çalışsak da, net ve göz dolduran şampiyonluğa veya Grand Slam finaline uzanabilmiş değil. Kritik anlarda sakin kalabilirse ilk üç sırayı zorlaması şaşırtmayacak. Bence fazlasıyla Grand Slam finali oynamayı sonuna kadar hak ediyor. Tabi burası kurtlar sofrası…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.