6 Ekim 2017 Cuma

İtalya'da Aşk Başka Mıdır?

İtalyanları her daim kendimize pek yakın görmüşüzdür. Hatta daha da ileriye gidip sevmişizdir. Çoğu konuda benzerlik bulma da çekinmemişizdir. Yemek kültürü açısından bakıldığında ortak noktada hemfikiriz. Bence bunun içine dahil edilecek çoğu konu başlığını sığdırabilmek de hünerlerimiz arasında. Ne var ki ayrılan keskin bir konu yok değil. Futbol! Ah şu futbol her yerde sekteye uğruyor. Lakin bu sefer durum karmaşık.

İtalyan futbolunun fazla sinir bozucu sakinliği, defansa yönelik anlayış ve hiçbir zaman ileriye gidememe... Ancak popüler futbola fazlasıyla futbolcu ve antrenör sığdırmayı başarmışlardı. Mutlaka devamı da gelecek, şüphesiz. Son zamanların en konuşulan adamı, ilk akla gelen İtalyan Carlo Ancelotti. Tipik bir futbolcu gibi ilk topa vurduğu, aynı zamanda doğup, yaşadığı kent Reggiola ona futbolu bahşedecekti.
Daha sonrasında üç yıl devam edecek olan Parma birlikteliği yerini Roma ve Milan ile izleyecekti. Tıpkı Totti gibi İtalya dışında hiçbir takıma kapılarını açmasa da teknik adamlık kariyeri çok farklı yollardan geçecekti.


O zamanlarda takımın mekaniği, orta sahada etkili işler yapmış, 338 SerieA maçında 35 kez fileleri yerinden etmiş bir isim. Bunun yanı sıra İtalya milli takımın görev adamıydı. Ta ki 1995 yılına kadar. Kalben ve manevi düşünceleri baskın gelmiş, Reggiola takımının başına geçmiştir. Ve bundan sonra futbolun daha içinden olmaya başlayacağından habersizce İtalya'da aşk başka mıdır? sorusu hafiften yaklaşıyordu.


Parma takımının başına geçtiğinde en köklü ve kaliteli kulübü neredeyse çıktığı maçların yarısını kazanabilme başarısından Juventus’a transfer olmuştur.
Kaldığı süre boyunca (1.5 yıl) sadece İntertoto kupasıyla beraber yollar ayrıldı. Türkiye ile kesişen yollar Milan’dan geçecekti. 2001 yılında Fatih Terim’in sözleşmesini fesh edip, Carlo Ancelotti döneminin duyurusuydu. Milan'da totalde 8 yıl geçiren Carlo, iki Şampiyonlar Ligi ve UEFA Süper Kupasını kazanmış, bir Dünya Kulüpler Kupası, bir İtalya SerieA ve dahasını kazanmış bol sürpriziydi.

Bu başarı grafiğinin hemen ardından Chelsea ile el sıkışmış, İngiltere’de ulusal başarılarının devamı niteliğinde. İki yıl kaldıktan sonra PSG’ye yatay geçişte, başarı grafiği hız kesmeyecekti. Ve sonunda dünya devi Real Madrid’in aklını çelecekti. İki yıllık beraberliğin sonunda Şampiyonlar Ligi, Süper Kupa ve İspanya Kral Kupası bulacaktı.
Ve bir de Bayern Münih… İşte bu yüksek yüzdeler Alman disiplini ile zıt düşünce bir anda ipler gerildi.

Uzaktaki hakkında konuşmak pek çok yönden daha kolay olabiliyor. Mesela yorum yapmak hafifletiyor. Lakin daha da önemlisi, insanların uzaktakiyle duygusal bağı çok da fazla değil. Birini, bir futbolcuyu  ve hatta bu yollardan geçipte, teknik adam kariyerini tırmanmış Ancelotti, şüphesiz bunları hak etmiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.