8 Kasım 2017 Çarşamba

Kartallar Yüksek Uçar

Aslında birazdan okuyacaklarınız yazım” Eddie The Eagle” filmi ile aramızda bir mesele değil. Ya da Büyük Britanya’nın hiç değil. Spor aleminin meselesi, bizim meselemiz. Bugüne kadar masıl olup da bir Michael Edwards filmi çekilmediğini merak eden bir yönetmen –Dexter Fletcher- daha önceki filmlerinine dayanarak “Eddie The Eagle” projesini beyaz perdeye taşır. Peki kim bu Eddie?

Eddie, namı diğer, Michael Edwards gönlünü olimpiyatlara kaptırmış bir çocukluktan, sporculuğa kadar bu tutkusundan vazgeçmemiş bir kartal. Olimpiyat sporcusu olmanın hayaliyle yanıp tutuşan Eddie, herkes tarafından dışlanan, pek de müsait olmayan vücut yapısı, akıl almaz irade ve cesaret tam olarak onun için biçilmiş kaftan cümleler.

Britanya Olimpiyat Komitesinin zorladığı koşullar ve dışlarcasına sergilediği tavır bir yana dursun sıvacılıkla geçimini sağlayan babasının da oğluna inancı olmaması, açıkçası umurunda dahi değildi. Kış Olimpiyatlarının en zor dalları arasında gösterilen kayakla atlamada karar kılan Eddie, bu uğurda tüm zorluklara göğüs gerecek, binlerce kilometreyi, biraz sevinç biraz stres ve duygu karmaşıklarına rağmen pes etmek neydi unutacaktı.


Film de bu ayarda içine işleyecek ve gerçek hayattaki Eddie’den biraz abartarak da olsa film lezzetini sonuna kadar yaşatacaktı.
Gerçek olayları, yaşanmışlıkları her zaman etkileyici bir vuruş yaptığının kanıtı bu film. Hayattaki Eddie ile filmdeki arasında en benzer yaşananlar ise; 1988 Kanada Calgary Kış Olimpiyatları olacak şüphesiz. İngiltere ilk defa kayakla atlama adına yarışmak için sabırsızlanmıyordu, bilhassa önüne taş koyuyordu.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen Olimpiyatlara katılıp ilk atlayışında Büyük Britanya’nın “ilk Olimpiyat rekorunu” kırması üzerine sergilediği sevinç ve kartal çırpınışları yapması, onu diğer isimlerin önüne taşıdı. Hayatında ilk defa 90 metre atlayışı yapan Kartal; herkese birkaç saniyeliğine de olsa nefesini tutturacaktı. Koçu Bronson Peary ile adeta birbirine zıt iki insanın bir amaç uğruna tüm tabuları yıkılacağının güzel emsallerinden.

Sonuçta, yüksek uçan kartalı al aşağı edebilmek adına Michael Edwards’ın 1994-1998 olimpiyatlarına katılamadı. Çünkü Britanya Olimpiyat Komitesi “Kartal Eddie Kuralı” olarak adlandırdığı yeterlilik standardını yükseltti.
En iyi spor vakası örneği miydi? Belki hayır. En imkansızı mıydı? Buna da hayır. Zira, kesinlikle benzersizdi. Eddie, olimpiyatın kurucusu Coubertini son derece haklı çıkarıyordu. “Olimpiyat oyunlarında mühim olan, kazanmak değil, katılmaktı. En iyi şekilde mücadele etmektir.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.